“Perakende sektörünün lideri Hana platformunun liderini seçti”

D&R’ın Bilgi Sistemleri yapısını, Kurumsal Kaynak Planlaması(ERP) açısından özetler misiniz?

Biz D&R olarak SAP‘yi 2003 yılından beri kullanıyoruz. Inhouse yazılımlarla entegre çalışan bu sistemde günün sonunda aktarım yapıyorduk. D&R olarak iş alanımız perakende sektöründe olduğundan data boyutumuz çok büyük. Şu anda eski sistemde biriken ERP data büyüklüğü yaklaşık 10-11 terabyte seviyesinde. Türkiye genelinde 152 mağazamız var ve her sene AVM’lerin durumuna göre 15-20 yeni mağaza açıyoruz. Dolayısıyla her yıl artan bir ihtiyaç var ortada. Bu yüzden iki yıl kadar önce yeni bir proje ile D&R’larda transformasyon sürecini başlattık. Çağın uygunluklarına göre büyümeyi hedefleyen bir şirket felsefemiz olduğundan öncelikle 15 yıldan beri kullandığımız teknolojileri yeni jenerasyon teknolojilerle güncelleyip teknolojik altyapımızı yenileme gereği duyduk. Burada da uçtan uca tek platformla çalışma kararı aldık .

IT yapılanmanız nasıl, ekibinizden bahsedebilir misiniz?

Proje ekibiyle birlikte yaklaşık 20’ye yakın bilişim uzmanımız var. Bu ekipteki 7-8 kişi doğrudan ERP ile ilgili. Proje yöneticileri, yazılımcılar, sistem destek bakım ve Network uzmanları olarak bir yapılanmamız mevcut. Ekibimizin yaptığı ön çalışma sonucunda bilinen standart database teknolojilerinin bizim yoğun işlemler karşısında yetersiz ve verimsiz kalacağını tespit ettik. Bunun üzerine yeni ERP projesine başlarken HANA platformunda karar kıldık. Aynı zamanda SAP Türkiye’de ve dünyada bütün herkes platformunu HANA üzerine taşımak üzere hamleler yapıyor. Bütün ürünlerini HANA ile çalışacak hale getiriyor. Biz bunu göz ardı edemezdik.

HANA’nın avantajları nedir ve neden tercih edilmesi gerekiyor sizce?

HANA platformunun en büyük özelliği; performansı ve In-memory’de çalışıyor olması. In-memory teknolojisini kullanmak HANA’ya özgü özel bir durum. Bu konuda HANA’nın en önemli rakiplerinden Oracle, Egzedata gibi firmalar da fiziksel çözümler üretti. Ancak HANA tamamen hafıza’da veri sıkıştırma teknolojisi içeren platform oluşturdu. Gerek kaydedilebilir işlerde, gerekse çeşitli etkinliklerde ECP’cilerin bize aktardığı bilgileri incelediğimizde HANA’nın üçte bir sıkıştırma oranına sahip olduğunu gördük. Bu nedenle HANA öncelikle boyut konusunda büyük avantajlara sahip.

Bu avantajı ile de önemli bir tasarruf sağlıyor. Tabi veri küçük olunca ne oluyor?

Performans ve hafıza çalışmasından dolayı performans daha da artıyor. Bizim gibi perakende sektöründe çalışan şirketlerde sorgulama ve işlemci sayısı çok yüksek olmaktadır. Sistemde yaklaşık sekizyüzbine yakın SQ tanımlanmış durumda ve milyonlarca stok ve satış hareketi oluşuyor. Bu nedenle işlemci  sayısı çok büyük. İşlemci sayısı büyük olduğunda karar destek ve analitik sorgulamalarda bir performans sorununun yaşanması da kaçınılmaz oluyor. HANA ile bu sorunu yaşamayacağımızı düşündüğümüz için bu yatırımı yapmaya karar verdik.

Geleneksel bir ERP hiyerarşisi ile HANA’yı karşılaştırdığımızda donanım tarafında ne gibi farklılıkların olması gerekli?

Standart ve geleneksel ERP için kullanılan donanımlarda bilinen disk depo üniteleri kullanılmaktadır. HANA platformunda ise HPE’nin özel bir teknoloji çözümü bulunmakta. Biz bu projeye başlarken farklı üreticilerle de görüşmeler ve değerlendirmeler yaptık. Tüm bunlardan sonra HPE donanımlarını tercih ettik. HPE’nin Türkiye’deki teknik desteği, servisi, bilgi birikiminin yanı sıra D&R olarak uzun yıllardan beri HP ile olan işbirliğimiz ve tüm bu etkenlerden ortaya çıkan sinerjiden dolayı HP’nin bu ürününde karar kıldık.

FKM var mı? Felaketlere karşı nasıl önlem alıyorsunuz?

Elbetteki önlem alıyoruz. Bu yüzden olağanüstü durum yapısına geçtik. HP’nin Türkiye’de uygulamaya aldığı en büyük boyuttaki HANA platformu projesi D&R ile gerçekleştirdiği projedir. Boyut açısından kendi sektörümüz içinde en büyük proje. Dolayısıyla biz bu yatırımı yapmaya karar verip, satın alma sürecini başlattığımız anda Türkiye’deki en büyük perakende satış yapan, HANA platformu olduk. Ayrıca Türkiye’de yine perakende sektöründe “Extanded Warehouse Management” denilen bir uygulamayı ilk olarak biz satın aldık. Bunun operasyonunu Türkiye’de ilk olarak biz yapacağız.

HANA projesi içn donanım ve yazılım yatırımları yaptığınızı da anlıyoruz. Peki, canlı sisteme geçtiniz mi?

Henüz geçilmedi. Ancak canlı sisteme geçmek için iki fazdan oluşan bir proje yürütüyoruz. Bu projenin ilk fazı 2017 Ocak ayında devreye girecek. İkinci fazını da 2017’nin ikinci yarısında bitirmeyi hedefliyoruz.

Yeni yapı ile Bilgi Sistemleri eko sisteminizde neler değişecek ve bu değişimin faydalarını nasıl öngörüyorsunuz ?

Uçtan uca tek platformda çalışacağız. Bu bizler için çok önemli bir gelişme. Karar destek ve yönetim anlayışı daha hızlı ve efektif olacak. Bunun sonucunda da verimlilik daha da artacak. Eski yapımızda platformlarda gün sonu aktarımlar yapılıyordu. Veriye anında ulaşmak gibi sıkıntılar yaşanıyordu. Bu yeni yapıyla birlikte ilgili departmanlar gerçek zamanlı veriye daha hızlı ulaşılacak, daha hızlı üretim, daha hızlı karar alabilecekler ve destek sistemlerini çalıştırarak mekanizmayı daha etkin olarak kullanabileceklerdir.

Niçin HPE?

D&R olarak klasik sistemlerde biz zaten HPE ile çalışıyoruz. Bu işbirliğimiz de Normdata ve Elips sayesinde gerçekleşmekte. İlişkilerimiz her türlü seviyede çok iyi yürümekte. Bu nedenle de hızlı çözüm önerileri hızlı bir desteğe dönüşüyor. Zaten marka bilinirliği ve güvenlik konusunu tartışmanın anlamı bile yok. Diğer firmalara göre biz HPE’ye daha sıcak bakıyoruz. Hem D&R olarak, hem de içinde bulunduğumuz grup olarak aynı düşünceyi taşımaktayız. HANA konusuna gelince. HANA farklı bir uzmanlık alanı. Bugün bu alana yatırım yapan ve uzmanlaşan ilk firmalardan birisi HPE. HPE’nin Avrupa’da da çözüm ürettiği bizim sektörümüzde iş yapan ve bize benzer firmalarla iletişime geçtik. Bu konuda HPE’nin Almanya’da çok güçlü referansları var. Onlarla da görüştük. Tüm bunların sonucunda ikna olduk ve HPE ile çalışmaya karar verdik.